IMEI Kayıtları Bulunmayan Cep Telefonu Yargıtay Kararında kaçakçılık ile yargılaması süren bir davanın detayları için hemen Elgit Hukuk sitesinden bizlere ulaşabilirsiniz.
7. Ceza Dairesi 2020/5947 E. , 2020/20093 K.
5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na muhalefet etmek suçundan sanık ...´ın anılan Kanun´un 3/1-1.cümle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 43/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1 yıl 15 gün hapis ve 100,00 Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu´nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, IMEI sorgulamasında kayıtlarının bulunmadığı tespit edilen cep telefonlarının 5607 sayılı Kanun´un 13/1. maddesi delaletiyle 5237 sayılı Kanun´un 54/4. maddesi gereğince müsaderesine, IMEI sorgulamasında kayıtlarının bulunduğu anlaşılan cep telefonlarının karar kesinleştikten sonra sahiplerine iadesine dair Bakırköy 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/06/2019 tarihli ve 2018/198 esas, 2019/369 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin BAKIRKÖY 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/09/2019 tarihli ve 2019/964 değişik iş sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığından verilen 28/10/2020 tarihli kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04/11/2020 tarih ve KYB. 2020-96448 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Mezkür ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, sanığın ... Hava Limanından yurda girerken üzerinde ele geçirilen gümrüklenmiş değeri 79.502,50 Türk lirası olan 20 adet cep telefonunun tamamının gümrük işlemlerine tabi tutulmadan kaçak olarak yurda sokulduğu, bu esnada telefonlarının hiçbirinde IMEI kaydı bulunmadığı ancak kaçak eşyanın tasfiyesi sürecinde Ticaret Bakanlığı tarafından bu telefonlara IMEI numarası alındığı, suçun işlendiği an dikkate alındığında cep telefonlarının tamamının müsadereye tabi olduğu ve bu nedenle IMEI sorgulamasında kayıtlarının bulunduğu anlaşılanların sahibine iadesine karar verilemeyeceği gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
Ceza Muhakemesi Kanununun 309-310 maddelerinde düzenlenen “Kanun Yararına Bozma” olağanüstü Kanun yollarındandır.
Yasa yararına bozma yasa yoluna; istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle dar kapsamlı olup her türlü hukuka aykırılığın öne sürülüp incelenmesine elverişli bir denetim yolu değildir.
Bu olağanüstü kanun yolunun amacı, ülke sathında uygulama birliğini sağlamak ve farklı uygulamalar sebebiyle oluşabilecek kayıpların önlenmesi açısından kabul edilmiş olağanüstü bir kanun yolu olup, ikinci bir temyiz yolu değildir.
Aksi görüş, süresinde herhangi bir şekilde temyiz ya da istinaf edilmeksizin kesinleşen her hükmün bu yolla ve daha uzun bir süre içerisinde bozulması imkanını doğurur, bu durum bir yerde hakkın kötüye kullanılmasının önünü açabilir.
Ceza Genel Kurulunun 29/06/2010 tarih ve 2011/70-139 keza 07/12/2010 tarih ve 6/234-251 sayılı kararlarında da belirtildiği gibi, henüz hukuken varlık kazanmayan, bilahare açıklanması halinde ya da düşme kararı verildiğinde hukuken varlık kazanacak hükmün açıklanması kararında tüm hukuka aykırılıkların, temyiz ya da istinaf incelemesinde hüküm vasfını kazandığından denetleme imkanı bulunmaktadır.
İtirazın reddi ya da itiraz edilmeksizin kesinleşmiş hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarında yasa bozması yoluna gidildiğinde aleyhe bozma yasağı gereği, sınırlı bir inceleme yapılabilecektir.
Bunlar, hükmün açıklanmasının geri bırakılma koşullarının oluşup oluşmadığı, ceza miktarı, engel sabıka kaydının bulunup bulunmadığı, zararın giderilip giderilmediği, suçun niteliği gibi hukuka aykırılıklar denetime tabi tutulabilinir.
Dosya kapsamına göre, yasa yolu ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında bir kısım telefonların müsadere edilmeyerek iadesine karar verilmesi isabetsizliğinden bozma talep edilmektedir.
Öncelikle 10 adet cep telefonunun müsadere edilmesi ya da edilmemesi, yukarıda açıklanan yasa yoluyla bozma kurumunun amacına uygun düşmediği gibi, Ceza Genel Kurulunun belirttiği denetim sebeplerinden de değildir.
Kaldı ki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı hukuken varlık kazanan bir hüküm olmadığı gibi CMK’nun 325.maddesi kapsamında yer almayan müsadere ya da iade kararları da bu aşamada infaza konu değildir.
Yasal sürenin geçmesi halinde verilecek düşme ya da şartların gerçekleşmesi halinde hükmün açıklanması halinde, hükümde yer alan müsadereye ya da iadeye ilişkin hüküm, temyiz ya da istinaf yoluyla denetlenebilecektir.
Tüm bu açıklamalar ışığında, henüz hukuken varlık kazanmayan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ve bunun içinde yer alan müsadereye ilişkin hüküm ileride denetime açık olduğu cihetle;
Bakırköy 14.Ağır Ceza Mahkemesinin 30/09/2019 tarihli ve 2019/964 değişik iş sayılı kararını kapsayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görülmediğinden CMUK’nun 309. maddesi gereğince kanun yararına bozulmasına dair talebin REDDİNE, 25.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.