Aydın´da bulunan Elgit Hukuk Bürosu´nun web sitesinde Aile Hukuku alanında bir çok önemli bilgi sizlerle paylaşıldı. Bugün Mehir Nedir? Dini ve Hukuki Yönleri Nelerdir? ele aldık. Mehir, İslam hukukunda nikâh akdinin doğal bir sonucu olarak erkeğin, evlenme sırasında veya sonrasında eşine vermeyi taahhüt ettiği maddi veya manevi değeri olan bir mal ya da değerdir. Bu, kadına verilen bir güvence olarak kabul edilir. Mehirin temel amacı, evliliğin ciddi bir taahhüt olduğunun altını çizmek ve kadına ekonomik bir güvence sağlamaktır. Dini kaynaklarda mehirsiz bir evliliğin geçersiz sayılmadığı, ancak mehirin kadının hakkı olduğu vurgulanır.
Mehir sadece dini bir kavram olarak değil, aynı zamanda medeni hukukun da çeşitli alanlarında tartışma konusu olmuştur. Türkiye’de laik hukuk sistemi geçerli olmakla birlikte, mehir konusu zaman zaman boşanma davalarında gündeme gelmekte, özellikle yazılı olarak kayıt altına alınmışsa, hukuken de değerlendirmeye tabi tutulabilmektedir. Dolayısıyla mehir hem dini hem de hukuki boyutlarıyla önemli bir konudur.
Mehir hakkı, İslam hukukuna göre nikâh akdi ile birlikte doğar. Bu hak iki şekilde ortaya çıkabilir: muaccel mehir ve müeccel mehir. Muaccel mehir, evlilik sırasında hemen verilen ya da verilmesi gereken mehir türüdür. Müeccel mehir ise evliliğin sona ermesi, boşanma ya da ölüm gibi durumlara ertelenen, yani geleceğe yönelik bir taahhüttür.
Kadın, mehir hakkını kullanmak için herhangi bir şarta bağlı değildir. Dini anlamda bu hakkın kullanılması, kadının isteğine bağlıdır. Ancak, mehirin hukuki anlamda talep edilebilmesi için bir ispat yükümlülüğü söz konusudur. Genellikle yazılı belge, şahit beyanı veya resmi nikâh belgelerinde bu konunun yer alması ispat açısından önemlidir.
Kadın, boşanma durumunda mahkemeden mehirin ödenmesini talep edebilir. Eğer mehir müeccel olarak belirlenmiş ve evlilik sona ermişse, bu borcun yerine getirilmesi gerekir. Ölüm durumunda ise, mehir mirasçılar tarafından ödenmelidir. Ancak burada önemli olan nokta, mehri düzenleyen yazılı bir belgenin ya da açık bir beyanın olmasıdır. Aksi takdirde mehirin varlığını ispat etmek güçleşebilir.
Türkiye’de yürürlükte olan Türk Medeni Kanunu, mehir konusuna doğrudan yer vermemektedir. Ancak mehir, taraflar arasında yapılan bir sözleşme kapsamında değerlendirilebilir. Bu nedenle eğer mehir yazılı bir anlaşmayla ya da tanıklar eşliğinde açık bir şekilde kararlaştırılmışsa, hukuki geçerliliği olabilir. Türk Borçlar Kanunu kapsamında bir borç ilişkisi olarak ele alınabilir.
Özellikle evlenmeden önce ya da evlenme sırasında taraflar arasında imzalanan yazılı belgelerde mehir açıkça belirtilmişse, bu belge mahkemelerde delil niteliği taşır. Taraflardan biri, boşanma sürecinde bu belgeye dayanarak mehir talebinde bulunabilir. Ancak bu taleplerin medeni hukuk çerçevesinde değerlendirileceği unutulmamalıdır. Yani sadece dini referanslara dayanan beyanlar, hukuk sistemi içinde geçerlilik kazanmaz.
Yargıtay’ın çeşitli kararlarında da bu konuya değinilmiştir. Mahkeme, mehirin bir borç ilişkisi olup olmadığına, taraflar arasında bir sözleşme ile sabitlenip sabitlenmediğine ve delillerin durumuna göre karar vermektedir. Bazı kararlarda mehirin ödenmesine hükmedilmiş, bazılarında ise delil yetersizliğinden reddedilmiştir.
Bu nedenle, mehirin hukuki geçerliliğinin olması için yazılı bir sözleşme yapılması, şahit bulunması ya da resmi nikâh belgelerine bu taahhüdün işlenmesi büyük önem taşır. Aksi takdirde mehir sadece dini bir sorumluluk olarak kalır ve mahkemeler nezdinde bağlayıcılığı olmaz.
Boşanma ve ölüm, mehirin ödenmesi gerektiği iki temel durumdur. Bu durumlarda mehirin türüne göre farklı yaklaşımlar sergilenir. Eğer mehir muaccel olarak verilmişse, bu durumda kadının tekrar talepte bulunması söz konusu değildir. Ancak mehri müeccel olarak belirlenmişse, yani evlilik süresince ertelenmişse, bu durumda kadının mehir talep etme hakkı doğar.
Boşanma Durumunda Mehir:
Boşanma durumunda mehir, kadının kusuru olup olmadığına bakılmaksızın ödenmelidir. İslam hukukuna göre, mehir bir evlilik borcudur ve erkek tarafından karşılanmalıdır. Türk hukuk sisteminde ise taraflar arasında mehirle ilgili bir sözleşme varsa, bu sözleşme geçerli kabul edilerek ödeme hükmü verilebilir. Özellikle boşanma davası sırasında, kadın tarafından sunulan deliller ile mehir talebi desteklenirse, mahkemeler bu konuda karar verebilir.
Boşanma davası esnasında açılan maddi-manevi tazminat davası içinde ya da ayrı bir alacak davası olarak mehir talebi mahkemeye taşınabilir. Mahkeme, tarafların anlaşmasını, evlilik süresini, delilleri ve beyanları dikkate alarak karar verir.
Eğer kadın vefat ederse, mehir kadının mirasçılarının hakkı olur. Bu durumda, erkek ya da erkek tarafının mirasçıları tarafından ödeme yapılması gerekir. Aynı şekilde erkek vefat ettiğinde de, kadının mehir hakkı devam eder ve bu borç, erkeğin terekesinden yani mirasından ödenir.
Ölüm halinde mehirin ödenmesi, İslam hukukunda da vurgulanan önemli bir sorumluluktur. Türk hukukunda ise bu durum, miras hukuku ve borçlar hukuku çerçevesinde değerlendirilir. Ölen kişinin borçları arasında yer alacak olan mehir, tereke hesaplamasına dahil edilir ve önce mehir ödenir, ardından kalan miras mirasçılar arasında paylaştırılır.
Uygulamadaki Sorunlar:
Her ne kadar mehir dini bir hak olarak tanınsa da, Türkiye’de uygulamada bazı zorluklar yaşanmaktadır. En büyük sorun, mehirin yazılı bir belgeye dayandırılmaması durumunda yaşanır. Dini nikâh sırasında sözlü olarak verilen sözlerin, hukuken geçerli sayılması için ispat yükümlülüğü doğar. Bu da kadının mehir talebinin reddedilmesine yol açabilir.
Bu tür olumsuzlukların önüne geçmek için, mehirin evlilikten önce yazılı bir sözleşme ile kayıt altına alınması tavsiye edilir. Hatta noter onaylı bir mehir sözleşmesi yapılması, ileride doğabilecek anlaşmazlıkların çözümünde çok önemli bir avantaj sağlar.
Mehir, İslam dininde evlilik kurumunu ciddi ve sorumlu bir hale getiren, aynı zamanda kadına ekonomik güvence sunan önemli bir uygulamadır. Türkiye’de laik hukuk sistemi içerisinde doğrudan bir düzenleme bulunmasa da, taraflar arasında yapılacak yazılı sözleşmeler sayesinde mehir hukuki açıdan da geçerli hale gelebilir.
Boşanma ya da ölüm gibi evliliği sona erdiren durumlarda, kadının ya da mirasçılarının mehir talep etme hakkı vardır. Ancak bu hakkın kullanılabilmesi için yazılı belgelerle desteklenmesi şarttır. Hem dini hem de hukuki açıdan bir güvence olan mehir, dikkatli bir şekilde düzenlenmeli ve ileride çıkabilecek uyuşmazlıkların önüne geçilmelidir.